3.Dünya Futbol Ülkesi: Türkiye

 


3.Dünya Futbol Ülkesi: Türkiye

LaLiga yayıncısı ESPN(Entertainment and Sports Programming Network)’nin sosyal medya hesabından yayınladığı, Barcelonalı futbolcuların seromoniye çıkış videosunu izledikten sonra bu konu üzerine düşünmeye başladım. ESPN, seromoniye çıkan futbolcuları çeken kameraların görüntü açılarından tutun da, görüntünün kalitesine kadar birçok detaya dikkat etmişti. Bu ESPN’nin var olmasının tek sebebi olan izleyicilerine(müşterilerine) verdiği değeri ifade ediyordu. Daha kaliteli sunulan bir organizasyon, daha fazla izleyici kitlesi demekti. Daha fazla izleyici, daha fazla para; ESPN’nin gelirlerinin artması da, LaLiga’ya daha fazla yatırım demekti. LaLiga’ya yatırımın artması da kulüplerin daha fazla gelir elde etmesi anlamına gelecekti.

Başka bir örneği ele alalım. Ülkemizde futbolun yayıncısı BeİN Sports şirketi, aynı zamanda Fransa Ligue 1’inde yayıncısıdır. Geçenlerde TV’de, Fransa Ligue 1’i hafta hafta anlatan bir programa denk geldim. Ülkemizde aynı kanalda her hafta yayınlanan benzer programları düşününce, böyle bir programın olması gayet tabii normal bir durumdu. Ama ilginç olan konu; “Fransa Ligue 1’in haftalık değerlendirme programının Türkiye’de yayınlanması ne alaka?” diye düşünmemdi. Peki Fransa’da Türkiye Süper Ligi üzerine yapılan bir program yayınlanıyor muydu? Veya Avrupa’nın 5 büyük liglerinin ülkelerinde, her hafta düzenli yayınlanan bir Türkiye Süper Ligi programı var mıydı?

Bu bir pazarlama problemidir.

Ülkemiz futbol kulüplerinin, Avrupalı futbol kulüpleri ile arasındaki farklardan bir tanesini daha örneklendirmek isterim.

Amazon Prime, içerisinde zengin içerikler bulunduran bir medya platformudur. Benzerleri; Netflix, Exxen, BluTV, PuhuTV gibi.

Konumuzun kahramanı olan Amazon Prime, “All or Nothing” isimli belgesel serisi çekiyor.

Bu belgesel serisinde, Manchester City-Guardiola, Tottenham Hotspur-Mourinho, Juventus-Pirlo gibi takımların belirli döneminlerini anlatılıyor. Antrenörlerin ve futbolcuların soyunma odası çekimlerinden tutun, maç içerisindeki özel görüntülerine kadar sunan bu belgesel, gerçekten de izlemesi çok keyifli bir içerik.

İzleyicilerin arka planda merak ettiği birçok şeyi sunarken, spordaki; antrenör-futbolcu, başkan-antrenör ve başkan-futbolcu iletişimini de örneklendiriyor.

Peki Amazon Prime’ın böyle bir içerik yapmasının kulüplere faydası ne?

Ben en barizini söyleyeyim; MARKA DEĞERİ ve İMAJ

Kulübün sadece kendi taraftarlarında değil, bütün futbol seyircileri gözünde ki tanınırlığını ve toplumdaki sempatisini arttıracak bir yöntem.

Bu ilgi, kulübe yeni gelir kaynakları da yaratacaktır.

Peki ülkemiz spor kulüpleri neden böyle yollara başvurmuyor?

Ya da bu yayıncılar neden bizim kulüplerimiz ile böyle içerikler üretmiyor?

Neden ülkemizde daha zengin, daha farklı içerikler sunulmuyor?

Maç yayınları sırasında bile, “Bu pozisyonun başka açıdan görüntüsü yok mu?” sorusuna neden cevap verilemiyor?

Bilgisiz olduğumuz için mi? Hayır.

Teknik altyapımız olmadığı için mi? Hayır.

Toplumda bir karşılık bulmadığı yani, ilgi çekmediği için mi? Hayır.

 

 

SONUÇ

Ülkemiz futbol seyirci kitlesi, vasata alışmıştır veya alıştırılmıştır. Bugün geldiğimiz bu noktada hepimizin payı bulunmaktadır.

Türk kulüpleri hala daha; “Dünyaca ünlü bir ismi transfer edelimde, herkes bizi konuşsun!” dedikleri için,

Spor pazarlamasını sadece transferden ibaret gördükleri için gelişim gösteremiyoruz.

Yoksa,

Aynı yayıncı kuruluş, Avrupa’daki izleyicilerine daha kaliteli içerikler sunmaya çalışırken, ülkemizde neden aynı yolu seçmemektedir?

Ülkemiz futbol izleyicisi daha mı az değeri hak etmektedir?

Yazının başlığı gibi, yoksa gerçekten 3.Dünya ülkesi konumunda mıyız?

Ben size cevabı söyleyeyim; HAYIR.

İstemek ve almak birbiriyle ilişkili iki kelimedir. Neyi istediğinizi ve nasıl almanız gerektiğini bilmemeye devam ettiğinizde, bugünün dünden bir farkı olmayacaktır.

Biz daha iyi şartlarda yaşamayı, izlemeyi, öğrenmeyi, hak eden bir toplumuz. Ama ya hak ettiğimizin farkında değiliz, ya da bu, artık topluma sirayet eden “ buldun da bunuyorsun! “ sözünü kabul etmemiz miydi?

Önce kendi bakış açımızı değiştirmeliyiz. Sunulanı değil, hak ettiğimizin peşine düşmeliyiz.

Eğer bunu yapmazsak, bir önceki paragrafta bahsettiğim bu kabulleniş, Halen daha Galatasaray’ın, 2000 yılındaki UEFA Belgeselini izlettirecek (ki efsane bir içeriktir), ama üzerine yeni, farklı içerikler sundurmayacaktı…